Her zaman eleştiri yapılmaz, ben de bugün sizlere farklı türden bir blog sunmak istedim. Bu blog fabl tarzında. Kısa ve güzel bir fabl sunmak istedim sizler için. Karşınızda, iki hayvanın öyküsü!
…
Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde… Masum bir tavşan ve kurnaz bir tilki varmış. Tavşan, her gün dışarı çıkar, gezinir gelirmiş. Çocuklarına ahududu toplar, ağaç dallarından yapraklar alıp tekrar evine gelirmiş. Bu yapraklar ile çocuklarına bir yuva yapmaktaymış tavşan. Fakat bu tavşan, kurnaz tilkiden çok korkarmış. Ona asla yaklaşamazmış. Sabah ahududu toplamaya giderken kurnaz tilki görürse korkudan tir tir titrer, sığınağına kaçarmış. Neyse ki sığınağın ağzı tilkinin ağzından küçükmüş de şimdiye kadar bir sorun yaşamamış. Bir sabah yine ahududu toplamak için sığınaktan çıktığında ahududu toplayacağı yerin önünde tilkinin nöbet tuttuğunu görmüş. BU yüzden ahududu toplayamamış. Çaresiz, akşam olup tilkinin uyumasını beklemiş. Akşam olup tilki uyuyunca sığınaktan çıkmış ve yavaş adımlarla yürümeye başlamış. Ahududunun yetiştiği yere gelmiş ve iki çift kükreme sesi duymuş. Halbuki bu ormanda tilkiden başka tehlikeli hayvan yaşamıyormuş. Bu kükreme sesleri gecenin karanlığında vücudu kaybolan ve gözleri parıl parıl parıldayan kara ktaplandan geliyormuş. Tavşan irkmiş bu kaplandan. Halbuki ona saldırmıyormuş. İrkile irkile ahududu toplamaya başlamış tavşan. Bir anda güçlü bir kükreme sesi duymuş ve kaçmaya başlamış. Tilki, tavşanın yolunun üstüne tuzak kurmuş. Tavşan, bu tuzağa basarak hayatını kaybetmiş.
—
Peki, tilki uyurken nasıl tuzağı hazırlamış ki diyeceksiniz. Tavşan, ahududu topladığı yere giderken çıkardığı ayak sesleri, tilkiyi uyandırmış.