İlk defa farklı bir başlıkla karşınızdayım. Hepinizin bildiği üzere ülkemiz şu anda çok zor bir dönemden geçiyor. Herkes evde ve delirmiş durumda. İnsanlar stok yapıyor, kolonya alıyor, zamlar, maskeler, dezenfektanlar derken ülkemize de virüs girdi. Bu virüs aslında dışarı çıkmadığınız sürece ve dışarıdan gelen her şeyi dezenfekte ettiğiniz sürece size veya ailenize kolay kolay bulaşacak bir virüs değil. Neyse, virüsten nasıl korunacağınızdan bahsetmeyeceğim. Ben sadece bu virüsün etkilerinden bahsedeceğim.

Öncelikle bu virüsün hemen hemen hepimize çok net bir etkisi var; stres. Zaten ülkede, diğer ülkelerde, her yerde büyük bir stres hakim idi. Bunun pek çok nedeni olsa da günümüz teknolojileri yardımıyla mesajlaşmak, haberleşmek, okumak çok kolay bir hal alsa da teknolojik aletlerin zararları da azımsanmayacak kadar çok. Bir kere sizi yorgun hale getiriyor. Çok fazla bilgisayar, telefon veya televizyon ile uğraşan insanların yorgun, huzursuz, stresli olduğunu fark etmişsinizdir. Gerçi zaten tüm ülke bu durumda, bu yüzden farketseniz bile görmezden gelmeniz oldukça olası. Neyse, teknoloji bağımlılığı bu postun konusu değil zaten.
Stres virüs nedeniyle daha da arttı, çünkü bu olay gerçekten çok fazla abartıldı. Abartıldı’dan kastım, çok fazla yerde görünmeye başladı. Televizyonda virüs haberleri, sosyal medya’da virüs kaynaklı trendler, dışarı çıkma yasağı, ve daha neler neler…
Tabii insanlar da bu virüsü böyle her yerde görünce stres olmaya başladılar. Haberlerde de enfekte insan sayısının ve ölüm sayısının arttığını, sokağa çıkma yasaklarını, sokağa çıkmama çağrılarını duyunca stresleri arttı. Bu uyarıların fazla değil, etkili olması gerek. Şimdi diyeceksiniz ki fazla olan şey zaten etkili olur. Haklısınız! Ancak bu ve bu gibi tehlikeli olayların uyarılarının fazla yapılması kişide ve toplumda strese, paniğe sebebiyet verebilir. Bunun yerine biraz daha az yapılması ve etkili bir şekilde yapılması, daha iyi olabilir. Daha az yapılmasını sağlamak için yapılacak en basit hamle sosyal medyada yayılmasını engellemektir. Çünkü sosyal medyada bu olayı görmek, insanda stresin daha da çok artmasına neden olur. Bilinç altınıza girer. Daha önce de bahsettiğim gibi sosyal medyada yazılan her şey o kadar da masum değildir. Hatta palavralar, gereksiz ve saçma bilgiler genelde ışık hızıyla yayılır. Bunun yerine herkesin telefonuna virüs hakkında bilgilendirme mesajı gönderilebilir. Televizyondan da zaten insanlar haberdar oluyor. Gerçi televizyonda da bu kadar virüs hakkında haber olması aşırı gereksiz de orası ayrı konu..
Önemli olan yaşadığınız stresin büyüklüğünden ziyade onu ne kadar zihninizde tuttuğunuzdur. -Metin Hara-
Virüsün verdiği ikinci en büyük hasar ise huzursuzluk… İnsanlar ve dünya bir daha eskisi gibi olmayacak. Medya aracılığı ile de yayılan hurafeler, insanların yanlış şeylere inanmasına sebebiyet veriyor ve bu vesileyle insanlar huzursuz oluyor. Bu olay zincirleme gerçekleşiyor. Şu şekilde:
Sıkıntı ve huzursuzluk mutlaka bir günahın cezası, huzur ise bir ibadetin karşılığıdır. -Mevlana –
Şöyle ki internette yayılan hurafeler üç çeşide ayrılıyor; birincisi olumlu bilgiler, ikincisi olumsuz bilgiler, üçüncüsü saçma şeyler.
Birincisini genelde görmezsiniz, görseniz de pek inanmazsınız. Çünkü medyada olumsuz bilgiler, olumlu bilgilerden her zaman daha hızlı yayılır.
İkincisini açıklamama gerek yok. Çok fazla olumsuz bilgi okuduğunuzda huzursuz olursunuz.
Üçüncüsü de tamamen insanların hür iradesine bağlı. Saçma şeylerden kastım mesela şunu yaparsanız virüs size bulaşmaz, şu mesajı 7 kişiye gönder 77 gün huzurlu ol gibisinden şeyler. Gerçekten bunlara inanıp inanmamak insanların elinde. Fakat bunların bazıları çok inandırıcı olabiliyor. İnanıp inanmamak size kalmış bir şey tabii.
Peki, bu virüsün başka etkileri neler?
Birincisi, virüsün erkeklerde daha etkili olması. Bence bunun nedeni tamamen dünyada kadınlara yapılan haksızlıklardan kaynaklı. Gün gelir devran döner 🙂
İkincisi, virüsün insanları eşitlemesi. Yani, tam olarak olmasa da hepimiz eşitlenmiş durumdayız. Ancak mesela zenginler daha fazla stok yapıyor, maaş konusunda sıkıntı çekmiyor. (Özellikle devlet memurları bu konuda çok fazla sıkıntı çekiyor.)Onun dışında fakir de evde, zengin de evde. Bu olay da tamamen dünyada insanlara yapılan haksızlıklardan kaynaklı. O haksızlıklar insanlara çok acı bir şekilde dönüyor veya dönecek. Neticede kimsenin kimseye bir üstünlüğü yoktur.
“Ey insanlar dikkat ediniz! Rabbiniz tektir. Arabın, Arab olmayana, Arab olmayanın Arab’a, siyahın kırmızıya, kırmızının siyaha, takvadan öte, hiçbir üstünlüğü yoktur. şüphesiz Allah Teala katında en üstününüz, Allah Teala’dan en çok korkanınızdır.” (Müsned-i Ahmed b. Hanbel, 5/411) -Hadis-i Şerif-
Üçüncüsü, fırsatçıların ortaya çıkması. Fırsatçılar, ülke zor bir duruma düştüğünde, fiyatları düşürmek yerine artırıyorlar. Bu şekilde kar elde ediyorlar. Yaptıkları ahlaksızlıkları tarif edemem, ama bir fotoğrafla açıklayabilirim.

Aslında bakınca bu virüs tamamiyle dünyadakilerin yaptıklarının bir sonucu. Her yaptığınız iyiliğin bir ödülü, her yaptığınız kötülüğün de bir cezası vardır. Ne ekersen onu biçersin.. Aslında başlığı çiftçi mantığı koymamın da sebebi bu. Neticede çiftçiler de ektiklerini biçiyorlar, insanlar da. Daha büyük bir bakış açısıyla bakınca hayat da çiftçi mantığında. Ne yaparsan onun karşılığını alıyorsun. Hatta dünya da aynı şekilde.. Doğaya ve insanlara iyi davranılmazsa insanlar ve doğa topluma kötü davranır. Bu virüs insan kaynaklı mı, orasını bilmiyorum. Ancak insanların başına yüzyıllardır böyle yaptıklarının karşılığı olarak bir musibet geldiğini biliyorum. Yasak meyve olayından bugünlere.
Neticede bu virüs de başınıza gelen her musibet gibisinden bir musibet. Herkes gibi bizim de bu olaya sabır ile yaklaşmanız gerekiyor. Dünya her zamanki gibi zor bir yer, bir imtihan… İzninizle, bu yazıyı şu söz ile bitirmek istiyorum;
Dünya, düşünenler için bir komedi, hissedenler için bir trajedidir. -Horace Mann-
KAYNAKLAR
https://www.google.com/search?tbm=shop&sxsrf=ALeKk01baNHw215GhDL0ohoPYTIyzzEpQg:1586293125148&q=kolonya&tbs=vw:l,mr:1,price:1,ppr_min:45&sa=X&ved=0ahUKEwjwru-xmtfoAhWXFcAKHTpWCcsQvSsIlwIoAw&biw=2048&bih=1042
https://eodev.com/gorev/4862987
https://www.pekguzelsozler.com/stres-ile-ilgili-sozler
https://www.pekguzelsozler.com/dunya-ile-ilgili-sozler
https://www.pekguzelsozler.com/huzursuzluk-ile-ilgili-sozler
BeğenBeğen
Konuya bakış açınızı beğenmekle beraber yazının başında “strese düşme” durumunu tarifte çok fazla tekrara düşmüşsünüz, kelime olarak da düşünceyi anlatma olarak da. Farklı kelime tercihleri yapılmalı. Az ve öz olması daha güzel olur.
BeğenBeğen
Selam! Yorumunuz için teşekkürler. Metnin belli bir uzunlukta olması gerekiyor hem göz doygunluğu açısından hem de yazılar için kendime böyle bir şart koydum. Yazı kısa olursa benim için pek iyi olmaz. Çünkü haftada 1 gibi uzun bir sürede sizlere güzel bir şey sunmak istiyorum. İstenen uzunluğu yakalamak için de genelde söylediklerimi uzatıyorum. Bundan sonra daha kısa yapmaya çalışacağım, yorumunuz için teşekkürler.
BeğenBeğen