HARRY POTTER

SPOİLER İÇERİR.

NOT:Bahsettiğim her şey, benim kişisel düşüncelerim ve filmden çıkarımımdan ibarettir. Gerçekler farklı olabilir. Yazdıklarım tamamen şahsidir.

NOT 2: Filminin eleştirisidir, kitabının değil.

Bir insan sitesinin adının hakkını hiç mi veremez yahu? Yazdığım yazılar arasında bir tane bile film ile alakası olan post yok! Bugün, buna bir dur demeye karar verdim ve yeni bir film eleştirisi yapacağım. Adı:

HARRY POTTER

Öncelikle şunu söylemeliyim ki bana kalırsa film, o zamanın şartlarına göre gayet iyi çekilmiş. Efektleri de aynı şekilde. Filmin hikayesi ise Harry Potter adlı bir çocuğun annesinin ve babasının öldürülmesi, ancak kendisine saldırıldığında ölmemesi ve bu saldırıyla birlikte kendisine bazı yeteneklerin geçmesi. Bu yeteneklerinden ötürü olsa gerek, Hogwarts Büyü Okulu’na çağırılıyor. (Bu okulda adı üstünde çoğunlukla büyü öğretiliyor.) Ancak bu okulda başına tahmin edemeyeceği şeyler geliyor. Film de aslında bu maceralarını konu alıyor.

Ayrıca Harry’nin iki tane daha arkadaşı var. Bunlar Ron Weasley ve Hermoine. Filmde Harry Potter’ın başına gelen bu olayların asıl nedeni ise Safkan/Melez ayrımı. Hemen Anlatayayım:

Şöyle ki Büyücülük Okulu’nda büyü yapmaya yatkın çocuklar okutuluyor. Bunlardan bazıları Safkan, yani türündeki, ailesindeki ve sülalesindeki herkes tamamiyle büyücü, Melezler’in kısmen büyücü, Mugglelar’ın ise büyücü değil. (Muggle= Normal, büyü yapamayan insanlara verilen ad. Yani büyücülük okulu’na gelen muggle kökenliler’in sülalesindeki herkes büyü yapamıyor.)

Ayrıca bu kişiler, farklı gruplarda tutuluyor. Slitherine grubunda Safkanlar, Gryffindore grubundaysa Muggle’lar yer alıyor. Tahmin edebileceğiniz gibi bu gruptakiler birbirlerini pek sevmiyorlar. Başka gruplar da var ancak filmde çok geçmiyor.

Bu filmde ayrıca bir de kötü karakter var. Adı Voldemort. Kendisi, büyü dünyasında sadece Safkanların bulunmasına izin veren, Ayrıca Harry Potter’ın anne ve babasının öldürülmesine vesile olan bir çeşit yaratık.

Son olarak bir de Ruh Emiciler var. Bunlar da adı üstünde ruh emiyorlar.

Ana karakterimiz de Harry Potter. Kendisinin bir çeşit Safkan/Muggle olup olmadığını tam olarak bilmiyorum. Ancak çok iyi bir büyücü. Ailesini öldüren Voldemort’un askerleri, onu da öldürmek için peşlerine takılıyorlar. Ayrıca Voldemort da. Harry de onlarla mücadele etmek için elinden geleni yapıyor. Filmin ana konusu da zaten bu mücadele.

Filmin eleştirel kısmına gelecek olursak bence film, biraz kendini tekrar etmekte. Yani, hep mücadele, hep azim, hep büyü bir süre sonra sıkabiliyor. Buna rağmen, filmde farklı bir konsept olması, zaman zaman eğlenceli ve fantastik olması, bu kötü özelliklere karşılık olarak gösterilebilir. İşte, detaylı olarak filmin iyi ve kötü yönleri.

İYİ YÖNLERİ


Film, bir filmden beklenmeyecek kadar ayrıntıya ve farklılığa sahip. Gerçek dünyada bekleyemeyeceğiniz şeyler filmde var. Mesela gerçek hayatta otobüsü bir kurukafa’nın sürmesini, veya okulda hayaletlerin dolaşması, yahut duvarların arasından geçip tren durağına girilmesini beklemezsiniz. Bu farklılık, filme ayrı bir hava katıyor. Diğerlerinden ayırıyor. Yani, bu filmin kendine has bir evreni var. Bu evren de sizi içine çekiyor ve dünyadan uzaklaştırıyor. Film, bir aralığına dünyadan ve dertlerden uzaklaşarak kendi dünyanızın içine girmek ve farkına varmak için birebir. Yani, aslında filmdeki evrende siz de kendi dünyanızı yaşıyorsunuz. Ve bu evrene girdiğinizde, aslında çok sıradan bir yer olmadığını farkediyorsunuz, yani eğlenceli. Ayrıca filmde Harry Potter’ın başka düşmanlarıyla savaşırken o evrenin etkisiyle de hissedilen heyecan, sizi tatmin edecek derecede eğlendiriyor.

KÖTÜ YÖNLERİ

Her ne kadar yukarıda bir dolu iyi özelliğinden bahsetmiş olsam da, aslında filmin bir o kadar da kötü özelliği bulunuyor. Bir kere filmde bazı spor müzakaraları var. Hogwarts okulunda büyü öğretildiği gibi spor da yapılıyor. Hatta kendilerine has bir sporları bile var. Ancak bu spor sahneleri filmi asıl konseptinden uzaklaştırıyor. Ayrıca filmin konusu sürekli tekrarlanınca bir süre sonra sıkmaya başlıyor. Yendi, yenildi, yenecek, yenmek üzere derken can sıkıntısı baş gösteriyor. Yani film genel itibariyle eğlenceli, ancak eğlenceli olduğu kadar sıkıcı sahneleri de mevcut. Ayrıca filmde karanlık bir tema mevcut. Sürekli bir mücadele içindeler. Neredeyse hiç nefes almadan savaşıyorlar, mücadele ediyorlar. Zaten Hogwarts Büyücülük Okulu’nda da kötü ruhlar çok fazla var. Ve bunlar, Harry Potter’ı ve arkadaşlarını rahatsız ediyor. Hem de aşırı miktarda.

Yukarıda konseptten uzaklaşmalarının sıkıcı olduğunu söylemiştim. Ancak konudan hafifçe saparak konseptten uzaklaşsalar, daha iyi olabilir. Mesela spor gibi filmin genel konusuyla hiç ilgisi olmayan bir şey yapacaklarına, boş sahnelere büyüyle ilgili fakat mücadele içermeyen bir şeyler koysalar, hem konudan çok uzaklaşmazlar, hem de konsept değişmiş olur.

Evet! Film genel itibariyle böyle. Sonuç olarak, hem küçük bir ara vermek, hem de bu zalim ve bıktırıcı dünyadan uzaklaşmak için, ayrıca karantina stresinden biraz olsun kurtulmak için güzel bir seçenek. İzlenmeyi kesinlikle hak ediyor.

(SPOİLER) Bu arada, bir büyüyle adam öldürülebiliyor muydu ya?!

Yorum bırakın

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın