Upuzun bir süredir post atmıyordum, ama artık dayanamayacağım. Gerçekten bazı şeyler çığırından çıkmaya başladı. Mesela vaka sayıları. Zaten Fahrettin Koca açıklama yapmış gerçek sayı 28 bin diye. Hiç şaşırmadım. Okulda çocuklar, sokakta insanlar. Yasaklar hafifletilmemeliydi. Henüz yasak varken çıkan binlerce insan vardı, yasağı hafifletince buna on binlerin uymayacağı belliydi. On binler yüz binlere, yüz binler milyonlara… Şimdi de yeniden yasak getirdiler ama biraz geç. İnsanlar ölüyor. Çok acı.
Bunun dışında, Nasa’nın yaptığı açıklamaya göre 21 Aralık 2020 günü çok garip bir şey olacakmış: Elektrikler, tüm dünyada kesilebilirmiş. İlk başta, “İnternete ve teknolojiye fazla güveniyorduk. İyi olmuş” desem de, bu konu hakkında izlediğim videonun devamında gıdaların üretiminden tutun ulaşıma, oradan tutun teknolojiye, pek çok aksama olacak. Evdeki mumlarınız bitti, markete gidip mum alacaksınız ama yollar kapkaranlık. Neyse ki, böyle bir olay yaşanırsa elektrikler tümden gittiği için yıldızlar aşırı belirgin olacak. Bu yüzden, onlar çevreyi aydınlatabilecek. Ayrıca kuzey ışıkları dünyanın her tarafından görünür olacak. Maalesef bunun tek iyi tarafı bu. Dünyada üretim olamayacağı için kıtlık başlayacak, büyük kıtlıklar… Tabii hepsi olasılık. Bu yüzden olmasını temenni ederek bu konuyu da kapatıyorum. Fakat olsa, insanoğlu için iyi olur gibime geliyor. Fazla güvendiler teknolojiye. Hatta teknolojiyi, gelişmişlik sembolü olarak bile gösterdiler. Fakat hepsi bunlarla sınırlı değil. Elektrikleri kesebilecek teknolojiye sahip ülkeler bile var. Bunu özel bir silahla sağlıyorlar.

Asıl konuya gelelim, neler oluyor? Dünya hızla değişmeye başladı. İnsanların ümitleri artık oyuncak edildi. Birden yakınınızın ölüm haberini duyduğunuzu düşünün.. Ağlamak istiyorsunuz, ama o kadar pişmanlık duyuyorsunuz ki ağlayamıyorsunuz. Bu yasla dışarı çıkıyorsunuz, adamın biri koluna maskeyi takmış yürüyor. Moraliniz daha da bozuluyor. Sonra, aradan zaman geçiyor, unutuyorsunuz. KORKUNÇ. İnsanlar ölüyor ve buna üzülemiyoruz bile. Daha doğrusu, üzülsek de unutuyoruz. Çünkü hayatta daha büyük sorunlar var. Tüm toplum bu halde, ve hala belirlenen kurallara uymayan insanlar var. Fakat şu durumda onlara kızmak ne kadar doğru, bilmiyorum. Daha virüs çıktığından beri cahil insanların virüsü bulaştıracağı belliydi. Tüm yasakları hafiflettiler ve… Olan oldu. Bir de bunun üstüne, yarı normal bir hayatın içindeyiz. Üstüne üstlük, kıyamet alametleri yavaştan gerçekleşiyor. Sıcaklık mevsim normallerinin üstünde. İnsanlar da dünya da yavaştan yok oluyor. Şu an tüm dertlerinizi bırakmalı, bununla ilgilenmelisiniz. Çünkü dünya olmadan insan, insan olmadan da siz yaşayamazsınız. Bu konuya defalarca değinmemin nedeni de bu. Çok önemli bir konu.

Peki, dünyayı nasıl değiştirebiliriz?
Her şeyden önce, mümkünse dışarı çıkmayın. Böyle bir imkanınız yoksa, dışarıya çıktığınızda insanlardan uzaklaşın. Böyle bir imkanınız yoksa, maske kullanın ve sosyal mesafe gibi kritik kurallara dikkat edin. Böyle de bir imkanınız yoksa ve elinizden başka bir şey gelmiyorsa, korona olmamaya gayret gösterin ve dua edin. Eğer yaşarsanız, bolca kitap okuyun. Çünkü sizi ancak kitap geliştirebilir. Şu durumda okul da geliştiremez. Okul da çöp oldu çünkü. Bolca kitap okuyun. Kitap okuyarak siz gelişirsiniz. Siz gelişirseniz dünya.
Sakın bir çiviyi küçümseme. Bir çivi bir nalı, nal bir atı, at bir komutanı, bir komutan orduyu, bir ordu koca bir ülkeyi kurtarır. – Cengiz Han-
Benim düşüncem, bütün bunların programlanmış olduğu. Bu dünyayı çıkmaza sokacak kadar başarılı bir tesadüf olamaz. Birileri düşünmüş, uyguluyor. Hatta öyle bir oluşum ki bu, her halükarda kapitalist sistem kazanıyor. Aşı, Amerika’da bulundu, İnsanlar marketlere saldırdı, vs. Şu an ülke bir ekonomik çıkmazda. Bu yüzden kendi paçamızı kurtarmamız lazım. Bu da ancak yerli malına destekle sağlanır. Mesela, gucci logosuna 200 TL vermek yerine 20 TL ye tişört alıp giyerseniz, ülkenin ekonomisine büyük katkınız olur. Ben yaparsam ne olur ki? Diye düşünmeyin. Çünkü dünyayı, ben yaparsam olur diyenler yönetiyor.

Şimdi, tam şu anda, aklınızı başınıza toplayın ve sizi geliştirecek şeyler yapmaya başlayın. Yoksa hem ülkeniz, hem siz büyük bir kıtlığa gireceksiniz. Bu yüzden, bireysel olarak içinizdeki sizi keşfedin, kendinizi geliştirecek kitaplar okuyun, ve gelişime vereceğiniz parayı, zamanı boşuna görüp bir çantaya 500 tl vermeyi uygun görmeyin. Sizin verdiğiniz o 500 tl nin 400 ü o şirketlere kar olarak gidiyor. Adamlar inanılmaz kar elde ediyor. Ve o duruma da, kendilerini geliştirerek geldiler. Bu yüzden, kendinizi geliştirin. Fakat sadece maddi olarak da değil, manevi olarak da geliştirin. Bir gün zengin olup da insan olamayınca ve istediğinizi yapabilince, vicdan azabı çekeceksiniz, bunu da unutmayın.