İNSANLIK HALİ…

Ne kadar insanız? Hiç düşündünüz mü? Ne kadar doğru yaşıyoruz, ne kadar olması gerektiği gibi yaşıyoruz diye…

Bana sorarsanız bizler sadece irademiz doğrultusunda kafamıza göre yaşıyoruz. Peki sizce doğru olan bu mu? Doğru olan, insanca olan ve insanı insan yapan, kafaya göre yaşamak mı, yoksa akla itibar etmek mi… Gerçekten bizler, neye göre ya da nasıl yaşıyoruz? Kim için, ne için yaşıyoruz? Sonumuz neresi?

Bu evren, insanlar için yaratıldı pekala. Fakat insanlar başıboş gezsinler diye değil. İnsanları diğer canlılardan ayıran temel özellik düşünce ve iradedir. İnsanlar iradelerine güvenip düşünmeyi unuturlar. Bunun sonucuna da katlanmak zorunda kalırlar. Bundan sonra da, kendi iradeleriyle verdikleri kararları kadere yüklerler. Oysa belki de hepsi, düşünmedikleri içindir.

Az düşünen cahil kalır, çok düşünen alim olur. -Ben :D-

İnsanlar fikir üretsinler, düşünsünler diye vardır. Elbette iradesi yani karar vermesi de önemlidir, fakat bunu da aklı sağlar. Aklın var oluşunu da düşünce sağlar. Bu yüzden insanlar düşündükçe insandır. Çünkü diğer türlü hayvandan farksız kalır.

Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir;
Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir.
Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kâinat;
Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat! -Necip Fazıl Kısakürek-

İnsanı insan yapan şeyi bulduk. Peki neden yaratıldık? Hangi amaç için yaratıldık? Kim için, ne için yaşıyoruz? Bu soruların cevabı da işte tam bu noktada belli oluyor. Bizlere akıl düşünmek için verildi. (Bu gerçeğe düşünerek ulaşabilirsiniz.) İrade de seçim yapmak için. O zaman bizim hem düşünme hem de iradeyle bir seçim yapabilmemiz lazım. Temelde biz, insan olarak yaratıldık. O halde insan olarak kalmamız gerekir. Bizim temel gayelerimizden en basiti, işte budur. Daha doğrusu, bu olmalıdır.

Kim için yaşıyoruz sorusunun cevabı, dinden dine değişiklik gösterebilir pekala. Bu tamamen inançlar konusu. Fakat ne için yaratıldık sorusuna gelince,

Evren, henüz insan yaratılmamış iken, çok manasız duruyordu. Bütün bu yüceliği anlamlandırabilecek bir varlık vardı. Bu varlık, öyle bir varlıktı ki, evren, onlar için çok renkli ve çok anlamlıydı. Çünkü onlar anlam katabiliyorlardı. Onların farklı bakış açıları vardı. Bu sayede evrene ve dünyamıza, düşünen ve sorgulayan, ve de anlam katan bir varlık geldi. Bu varlık sayesinde artık evren, kötü ve iyi olarak ikiye ayrılmıştı. Çünkü insandan önceki hiç bir varlık, kötünün ne olduğunu bilmiyordu. İşte biz de tam olarak bunun için yaşıyoruz. Düşünmek ve sorgulamak için.

Enam Suresi:50. De ki: Ben size, Allah’ın hazineleri benim yanımdadır, demiyorum. Ben gaybı da bilmem. Size, ben bir meleğim de demiyorum. Ben, sadece bana vahyolunana uyarım. De ki: Kör ile gören hiç bir olur mu? Hiç düşünmez misiniz?

Peki her şeye cevap bulduk, sonumuz neresi olacak?

İnsanlar eğer hayata uygun yaşarlarsa sonumuz güzel, yaşamazlarsa kötü olacak. Bunu biliyoruz pekala. Fakat bilmediğimiz bir şey var ki o da sonumuzu belki de kendi kendimize getiriyoruz. Ağaçları keserek, suları israf ederek, gelecekteki evlatlarımıza ve kendimize kötü bir dünya, yaşanılmaz bir dünya bırakıyoruz. Eğer böyle devam ederse, insanlar kendi oluşturduklarıyla kendilerini öldürecekler. Tabii sonumuz hayrola…

Birisi “İNSANLIK HALİ…” üzerinde düşündü

Yorum bırakın

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın